Bölüm 5
Celine çamaşır tezgahına yaslanmış, açık mavi bluzunun kolları dirseğine kadar sıvanmış, elleri hafifçe titreyerek ütülenmiş gömlekleri karıştırıyor. Koyu kıvırcık saçları özenle arkaya tutturulmuş ama birkaç tutam inatla yüzünü çerçeveliyor. Roen’in çekmecesinde bulduğu zarfı aklından çıkaramıyor—içindekiler fazlasıyla suçlayıcı, varlığı ise göz ardı edilemeyecek kadar ağır. Suçluluk duygusu karnını kemiriyor. Roen’in koridordan geçişini izliyor; siyah gömleğinin yakası açık, çenesi kasılmış, adımları ölçülü ve okunaksız. Onunla yüzleşmesi gerektiğini biliyor. Ama Roen’in gözleri bir anlığına ona takıldığında, derinlerinde ham ve savunmasız bir şey parlıyor. Bir an için, Roen’in en iyi yanına inanmak istiyor. Hep öyle yapıyor zaten.
Akşam, nemli ve bunaltıcı bir şekilde çöküyor. Siahra mutfağın dışında volta atıyor, kalbi göğsünde çarpıyor. Uzun örgüsü gerginlikle sırtında sallanıyor, kot pantolonu fazla dar geliyor. Pencereden içeri bakıyor—Roen hazırlık tezgahında, limonları doğrarken parmak eklemleri bembeyaz, ama Siahra, Zatira’nın arkasından süzüldüğünü görüyor; Zatira’nın yanakları alev alev, dudakları ısırmaktan kıpkırmızı. Siahra gözlerini alamıyor. Zatira elindeki bardak tepsisiyle beceriksizce uğraşıyor, neredeyse düşürecek, kahkahası fazla yüksek, fazla parlak. Sürekli Roen’e kaçamak bakışlar atıyor. Siahra’nın içi burkuluyor. Nehirdeki anı—Roen’in dudaklarının teninde dolaşması, adını fısıldayışı, sanki ona aitmiş gibi—birden alevlenip, ardından ekşi bir şüpheyle sönüyor.
Biraz sonra, Siahra Zatira’yı personel yatakhanesinde buluyor; Zatira ranzasında oturmuş, elleri otlara bulanmış, kucağında huzursuzca oynuyor. Gözleri kıpkırmızı, haki gömleği buruşuk ve dışarıda. “Dün gece ne oldu?” diyor Siahra, sesi gergin, kolları göğsünde kavuşturulmuş. Zatira başını kaldırıyor, yüzünde utanç dalgalanıyor. “Ben… ben mahvettim. Böyle olmasını istememiştim.” Siahra’nın nefesi düğümleniyor. “Onunla yattın mı?” Zatira başını neredeyse belli belirsiz sallıyor, gözyaşları dökülmek üzere. Bir anlığına, iki kız, güvenli yolu olmayan bir ormanda kaybolmuş gibi. Siahra geri çekiliyor, içinde kıymetli bir şey paramparça oluyor. “O benimdi,” diye fısıldıyor. Zatira hıçkırıyor. “Özür dilerim.”
Siahra sendeleyerek dışarı çıkıyor, gözleri bulanık. Ormana getirdiği o saf güven, şimdi çocukça ve yanlış geliyor. Bara göz gezdiriyor—orada, avcı bakışlı bir adam, beyaz gömleğinin düğmeleri açık, bronz teni sergileniyor. Adam ona yavaş ve tehlikeli bir gülümsemeyle bakıyor. Bu gece, diyor içinden, iyi kız olmayacak. Adamın yanındaki tabureye kayıyor, dizleri onun dizine değiyor, sesi her zamankinden daha yumuşak ve alçak. Acil fısıltılarla flört ediyorlar, elleri birbirine dokunuyor, nefesleri karışıyor. Adamın parmakları barın altında Siahra’nın bacağı boyunca kayıyor, içinde pervasız bir güç kıvılcımı çakıyor. Roen gölgelerden izliyor, çenesi öyle sıkılmış ki neredeyse çatlayacak. Siahra başını yana eğiyor, adamın dudaklarının kendisininkini bulmasına izin veriyor. Öpüşmeleri aç, dağınık, etraflarındaki dünya bulanıklaşıyor.
Celine kapıda beliriyor, bir anlığına Siahra’nın vahşi bakışlarıyla göz göze geliyor. Alnındaki çizgiler endişeyle derinleşiyor, dudakları uyarı için kıpırdansa da kelimeler dökülmüyor. Fazla şey biliyor, fazla şey hissediyor; sadakati, kendi ördüğü bir kafes. “Siahra, bu gece dikkatli ol,” diyor yumuşakça, sözleri neredeyse çılgın müzik ve kahkahalar arasında kayboluyor. Ama Siahra çoktan uzaklaşıyor, adamın eli belinde sahiplenici, onu terasın ötesindeki karanlığa çekiyor.
Roen uzaktan takip ediyor, bedeninin her çizgisine öfke ve özlem sinmiş. Siahra gülüyor—keskin, kırılgan—sonra adamla birlikte yeşilin içine karışıp kayboluyor. Roen bağırmak, adamı paramparça etmek, Siahra’yı sahiplenmek istiyor. Bunun yerine, yerde kopmuş bir kolye buluyor; narin zinciri çamurlu yaprakların üstünde parlıyor. Kalbi korkuyla çarpıyor. Onu çok mu zorladı? Hiç şansı var mıydı ki?
Karanlıkta bir şey kırılıyor—bir bardak, bir söz, belki daha fazlası. Gece, ter ve sırlar ve ihanetin keskin kokusuyla ağırlaşıyor. Gölgeler ağaçların altında kıpırdıyor. Siahra yok.
Devam edecek...