Bölüm 6
Rysa neredeyse hiç uyuyamıyor; Caelix’in dudaklarının teninde bıraktığı hayal ve Zevan gerçeği öğrendiğinde gözlerinde kırılan o bakış, peşini bırakmıyor. Günü bir hayalet gibi geçiriyor; bordo bluzu kusursuz ütülü, dudakları koyu erik rengine boyanmış—fırtınaya karşı bir kalkan gibi. Sürekli Zevan’ın ofisine göz atıyor. Zevan bakışlarını kaçırıyor, duruşu dimdik, çenesi sıkılı, sessiz acısında bile güzelliğiyle göz kamaştırıyor. Koridorda yanından geçerken, gözlerinin altındaki koyu halkaları, dudaklarının gerginliğini görüyor. Zevan’ın sesi çıktığında ise, her hece eski bir yaranın yeniden açılması gibi kısa ve keskin.
Caelix de hiç yumuşamış değil. Masasının kenarında yayılmış oturuyor, beyaz gömleğinin düğmeleri tam kararında açık, baştan çıkarıcı ama alaycı gülümsemesinin keskinliği kaybolmuş. “Beni özledin mi?” diye soruyor, parmağıyla kahve fincanının kenarını izlerken; ama flörtöz tavrının altında bir sertlik var, Rysa bunu hissediyor. Aralarındaki kimya hâlâ tehlikeli ve elektrik yüklü, ama artık pişmanlıkla örülü. Ellerinin birbirine değdiği an kıvılcımlar uçuşuyor—arzu ve kalp kırıklığının aynı dokunuşta nasıl yanabileceğini hatırlatıyor.
O öğleden sonra seks kaseti sızıyor. Ofiste telefonlar titriyor, yüzler bembeyaz. Bir e-posta düşüyor—konu kısmı boş—ekinde bulanık bir video. Birinin elleri Rysa’nın saçlarında, parmakları Caelix’in kusursuz omuzlarına gömülmüş, Rysa’nın kahkahası telaşa dönüşüyor. O sesler—onların sesleri—havayı dolduruyor, inkâr edilemeyecek kadar gerçek. Zevan yazıcı başında donup kalıyor, yansıması camda paramparça. Rysa peşinden koşup kolunu yakalıyor. “Zevan, o—” Ama Zevan kolunu hızla çekiyor, gözleri acıyla parlıyor, sesi kısık ve kırık: “Yapma. Sen zaten seçimini yaptın.” Rysa haykırmak istiyor; seçmediğini, seçemediğini, ama kelimeler boğazına düğümleniyor.
Dünya ekseninden kayıyor. Miris Falco uğruyor, dağınık topuzundan saçlar fırlamış, elinde bir pano, sanki zırh gibi tutuyor. “Hiç mi aklınıza kapıyı kilitlemek gelmedi?” diye takılıyor, ortamı hafifletmeye çalışıyor ama bakışları Zevan’da takılı kalıyor, taş gibi duruşunun altındaki yıkımı okuyor. “İK bu kadar dramaya hazır değil,” diye mırıldanıyor, yarı ciddi, yarı koruyucu bir tonda.
Theron kenarda bekliyor, omuzları düşük, gömleği buruşuk, yüzünde endişe titreşiyor. Bir flaş belleği öyle sıkı tutuyor ki, parmak kemikleri bembeyaz. Rysa, her zamankinden daha sessiz, onu merdiven boşluğunda bulduğunda Theron irkiliyor. Rysa titrek bir gülümseme sunuyor. “İyi misin?” Şefkati temkinli, bir can simidi uzatıyor ama zorlamıyor. Bir anlığına, Theron cesur oluyor. “Kanıtım var, Rysa. Gerçek kanıt. Ama korkuyorum.” Sesi neredeyse bir fısıltı. Rysa kolunu nazikçe, ama çaresizce sıkıyor. “Yalnız değilsin. Artık değilsin.”
Obi, Theron’un gölgesi gibi peşinde; iri cüssesiyle sessiz ama tetikte, kırılgan stajyere zarar vermeye kalkacaklara ince bir uyarı gibi. Obi’nin bakışları okunmaz, ama Theron’un sırtına elini koyduğunda beklenmedik bir yumuşaklık var; sanki ona sığınak vaat ediyor.
Zevan, Rysa’yı boş toplantı odasında buluyor; Rysa’nın elleri titreyerek telefonunu tutuyor. “Pişman mısın?” diye soruyor Zevan, sesi artık daha yumuşak, zırhındaki çatlaklardan sızan bir yas var. Rysa göz göze geliyor, gözlerinde yaşlar parlıyor, gururuyla kalp kırıklığı savaşıyor. “Sana yaptıklarıma… bize yaptıklarıma pişmanım.” Zevan irkiliyor, sonra Rysa’yı kendine çekiyor; sarılmaları hem öfkeli hem yaralı. Rysa onun kokusunu içine çekiyor—kahve, demir, özlem. “Sana ihtiyacım var, Zevan,” diyor sesi titreyerek. “Ama Caelix’i bırakamam.” Zevan’ın dudakları Rysa’nın şakağına dokunuyor—acı-tatlı bir kutsama, her şey yitmişken verilen bir aşk sözü.
Camın ardından Caelix izliyor, yumrukları sıkılı, içini kıskançlık büküyor. Rysa sonunda çıkınca gülümsemesi hem göz kamaştırıcı hem acımasız. Yalnız kalınca bir numara çeviriyor, sesi alçak ve tehditkâr: “Savaş istiyorsa, savaş vereceğim.”
Gece inerken, Jelia’nın mesajı herkesin ekranında patlıyor—sesi buz gibi ve zafer dolu: “Yarın gerçekler ortaya çıkacak. Hepsi. Kimi kurtarmak istediğinize karar vermek için sabaha kadar vaktiniz var.”
Devam edecek...