Logo
TR
Loading...

Bölüm 6

Kian’ın çenesi o kadar sıkılmış ki ağrıyor. Sarelle’nin kapısında duruyor, telefonu kaldırmış, sesi suçlayıcı ve kısık. “Ondan bittiğini söylemiştin.” Gözlerinin çevresi yorgunluktan morarmış, şakaklarındaki damarlar belirgin, saçları dağınık; sanki elleriyle defalarca yolmuş gibi.

Sarelle sırtını duvara yaslamış, kolları çapraz, çenesi meydan okurcasına kalkık—ama yanakları pembeye dönmüş, alt dudağı sadece bir an için titriyor. Üzerindeki sweatshirt, Kian’a ait, vücuduna ağır geliyor. “Eşyalarımı karıştırma,” diyor ama sözleri kırılgan. Başparmakları istemsizce kumaşın ucunu oynatıyor, sinirini ele veriyor.

Kian’ın sesi çatlıyor, şimdi daha sert. “Her şeye rağmen ona mesaj attın.” Ağzının çevresinde çaresizlik çizgileri, gözlerinde panik kıvılcımları var. Ellerini titretmemeye çalışıyor.

Sarelle dikleşiyor. “Belki de beni dışlamasaydın.” Sözler keskin, aniden sesi yükseliyor, titriyor. “Dürüstlük mü istiyorsun? Kian, panik ataklarını biliyorum. Kendini kapatıp titrediğinde kimse fark etmiyor sanıyorsun?”

Dünya sanki kayıyor. Bir an için, gözlerindeki tüm maskeler düşüyor, yerini çıplak, yaralı korku alıyor. Başını çeviriyor, yumrukları yanlarında sıkılı, kollarındaki tüm kaslar gerilmiş. “Bu adil değil,” fısıldıyor. “Söz vermiştin—”

O hemen karşılık veriyor, sesi kırılgan, “Güven adil olmalı. Yoksa senin için her şey sadece bir oyun mu?” Gözleri cam gibi, hırpalanmış. İkisi de nefes nefese—iki boksör, hiçbiri gardını indirmeye niyetli değil.

Sessizlik acımasız, boğucu. Kian, omzu Sarelle’nin omzuna değerek yanından geçip koridora doğru ilerliyor. Sarelle dizlerini karnına çekip çömeliyor, büyük kolu gözyaşlarını saklıyor.

Salonun karşısında, Vyn kanepede rahatça uzanmış, beyaz tişörtü göğsüne sıkı sıkıya yapışmış, soğuk ve hesapçı gözlerle olan biteni izliyor. Leya geldiğinde, saçları yağmurdan dağınık, gülümsemesi zoraki, Vyn doğruluyor, bakışları yumuşuyor. “Zor bir gece mi?” diye soruyor, yanındaki boş yere hafifçe dokunarak.

Leya tereddüt ediyor, kollarını kendine sarıyor, rimeli gözlerinin köşelerinde dağılmış. “Sadece istenmek istiyorum.” Sesi o kadar küçük ki neredeyse duymuyor.

Vyn yana eğiliyor, dizleri birbirine değiyor, alçak ve samimi konuşuyor. “İsteniyorsun, Leya.” Ona bakıyor, içinde umut kıvılcımları, Vyn gülümsüyor—fazla mükemmel. Ama Leya, telefonundaki ışığa bakınca, yeni eklenmiş kendi adını görüyor. Midesi boşalıyor, teni soğuyor. “Bu ne?” diye nefes alıyor.

Vyn sertleşiyor, soğuk maskesi çatlıyor. “Hiçbir şey—sadece aptalca bir şaka.” Ama Leya çoktan geri çekiliyor, yüzü kapanmış, solgun. “Ben senin oyunun değilim.” Gözleri yaşla parlıyor, ayağa kalkıp yanından geçiyor.

Loş mutfakta, Sarelle’yi hüzünle çizgilenmiş yüzüyle kıvrılmış buluyor. Kelimesizce yanına oturuyor, omuzları birbirine değiyor. Sarelle çay dökerken eli titriyor, ama Leya parmaklarını onun eline dolayarak destek oluyor. Göz göze geliyorlar, acı acıya karışıyor, duvarlar cam kadar ince.

Sarelle hıçkırarak dudaklarını aralıyor, Leya düşünmeden eğiliyor—temkinli, nazik, tuzlu ve sıcak bir tat. İlk başta yumuşak, bir soru gibi, sonra derinleşiyor, birbirlerine sarılıyorlar, teselli arayan diller yavaşça buluşuyor. Sarelle ellerini Leya’nın sırtına doğru uzatıyor, onu daha da yakına çekiyor, ikisi de titriyor—suçlulukla beklenmedik bir arzu arasında sıkışmış. Vücutları sıkıca birbirine yapışıyor, uzuvlar sessiz bir özürle dolanıyor, enkazın ortasında gerçek bir şey arıyorlar.

Sonrasında, kanepede sarmaş dolaş yatıyorlar, nefesleri sığ, elleri birbirine dolanmış. Leya fısıldıyor, “Bırakma,” Sarelle parmaklarını daha sıkı geçiriyor, Leya’nın elinin arkasına bir öpücük konduruyor. Uzun zamandır ilk kez, Leya kendini kucaklanmaya bırakıyor. Pencereden gölgeler geçiyor; her nefeste belirsizlik var.

Başka bir yerde, Kian karanlıkta iki büklüm, tırnakları avuçlarının içine ay şeklinde çizikler atıyor. Nefesi hırıltılı, alnı terli. Yalnızken, onu ele geçiren paniğin önüne geçemiyor, sadece “Tamam, tamam,” diye tekrar tekrar nefes nefese mırıldanıyor, sözler göğsündeki acıya çarpıyor.

Şafak öncesi sessizlikte, Vyn penceresinin önünde duruyor, yansımasına bakıyor. İlk kez, zafer kazanmış gibi değil—sadece boş. Kapısının önünde sesler dönüyor: suçlama, kalp kırıklığı, arzu.

Ve sessizlikte, Leya Sarelle’nin adını mırıldanarak uykuya dalıyor, onun sıcaklığına tutunuyor, sanki sonsuza dek sürecekmiş gibi. Ama yukarıda bir ampul titriyor—sonra tüm ışıklar kesiliyor, kule karanlığa gömülüyor.

Devam edecek...

Katlar Arasındaki Çekim

75%