Logo
TR
Loading...

Bölüm 3

Kian, mutfak adasının başında duruyordu, ön kolları mermerin üzerinde gergin, siyah tişörtü omuzlarında sıkı, çenesi sertti. Karşısındaki kız, favori kupasına damlayan bir poşet çay bırakıyordu. Sarelle’nin saçları hâlâ duş sonrası ıslaktı, sırtına doğru dağınık ve koyu renkli. Üzerindekilerse rahat bir karışımdı—keten pantolon, soluk bir atlet, ayak bileğinde hafifçe çınlayan boncuklu bir bileklik. Mekanın sahibiymiş gibi sırıtıyor, sonra da dağınık kirpiklerinin altından ona “Denemeye ne dersin?” der gibi bir bakış fırlatıyordu.

Kupanı ondan biraz fazla sert kapıverdi, tenleri değdi—elektrik çarptı. Ağzı kıvrıldı. “Her zaman bu kadar sahiplenici misin, oda arkadaşı?” diye takıldı, Kian’ın cevabı keskin oldu: “Bazılarımız sınırları bilir. Sen de öğrenmelisin belki.” Ama Sarelle sadece bir kaşını kaldırdı, aldırış etmeden, bakışlarını bir anlığına ellerine indirdi—sabit, güçlü, sonsuz saatler oyun koluyla nasırlanmış. O anı yakaladı Kian, nabzı hızlandı, sinir oldu nasıl bu kadar içine işleyebildiğine.

Aralarındaki atışma canlı bir elektrik hattı gibiydi, kıvılcımlar uçuşuyor, küçük alanda birbirlerinin etrafında dolanıyorlardı, sanki ikisi de adını koyamadıkları bir şeyi ertelemek için laf çarpıştırıyordu. Kian, Sarelle’nin kolunun üstündeki küçük güvercin dövmesini gördü—bal peteği almak için uzanırken. Gözlerini kaçırdı, telefonundaki yayın programını düzeltir gibi yaptı. Sarelle biraz daha yaklaştı, teninde tuz ve hindistan cevizi kokusu vardı, fısıldadı: “Sinirliyken eğlencelisin.”

Cevap vermeden önce asansör çaldı—üçüncü bir ses, kendinden emin, parfüm kokan, kimsenin fark etmesine aldırmayan bir hava yaydı. Vyn içeri girdi, siyah gömleği yakasından açık, gözleri sahte bir ilgiyle parıldıyordu. “Yeni yüzler, yeni gerilimler. Bayılıyorum,” dedi, ikisini de taradıktan sonra Sarelle’nin yanına yerleşti, yavaş ve avcı bir sırıtışla.

Kian, Vyn Sarelle’nin alanına yaklaştığında gerildi, sesi alçaktı, eli şortunun eteğinin hemen altından uyluğuna dokundu. Sarelle’nin kahkahası sadece bir an durdu, yanakları kızardı ama umursamaz gibi davrandı. “Biliyor musun, şehri içeriden gezmek istersen—” diye başladı Vyn, başparmağı teninde hafif bir çizgi çiziyordu. Sarelle aldırmaz bir şekilde sırıttı, yerinden kıpırdamadı, gözleri Kian’a kaydı, onu tepki vermeye meydan okurcasına.

Kian bakışlarını kaçırdı, çenesi sıkılıydı, ama kıskançlık ilkeldi—mantıksız, yakıcı. Neden şaşırıyordu ki? Umursamaması gerekiyordu. Onlar coworking salonuna gidip ayrıldıktan sonra bile o flörtleşmenin ateşi sırtında hissediliyordu.

Sonra Sarelle’yi yine yalnız buldu, bir koltukta kıvrılmış, kamerasındaki fotoğraflara bakıyordu. Çıplak bacakları altına çekilmiş, dudakları konsantrasyonla büzülmüş; kapısında durduğunda bile başını kaldırmadı. “Bir tipin var, ha?” diye tükürdü, umursamaz olmaya çalışıp başaramayarak. Sarelle başını kaldırdı, gözleri serin ve parlaktı. “Ve bununla mı sorunun var?”

Bir an sadece birbirlerine baktılar, nefesler tutulmuş, gerilim dolu bir sessizlikte. Sonra odayı geçti, onu koltuktan çekip kaldırdı, itiraz etmeden önce dudakları üstüne çarptı. Öpücük bir meydan okumaydı, açgözlü ve sert—elleri saçlarında dolaşıyor, onunki tişörtünün ucunu sıkıyordu. Sarelle dudağını ısırdı, onun nefesini kesti, sonra onu yatağa çekti.

Kıyafetler öpüşmeler ve küfürler arasında kayboldu. Sarelle onun altında yaylandı, tırnakları sırtını çizdi, ikisi de sıkışan acı ya da ihtiyaçlarını boğmak için çırpınıyordu. Kian, bırakmaktan korkar gibi üzerindeydi, adı boğuk bir fısıltıydı dilinde. Sarelle her hareketine karşılık açlıkla karşılık verdi—kalçalar, eller, ağız hep arayışta, onu yakalamaya cesaret ediyordu.

Sonra nefesleri yavaşladı. Sarelle yanına uzanmış, çıplak sırtı lambanın ışığında terle parıldıyordu. Kian onu izledi, adını koyamadığı bir yumru göğsünde, şimdi konuşursa kaybolacağından korkuyordu. Sarelle döndü, parmakları çenesinde gezindi, oyunbaz ama temkinli—gülümsemesi biraz hüzünlüydü.

Koridorun sonunda, Vyn karanlık çatı katında yalnız duruyordu, telefonu ışık saçıyordu. Parmakları gizli bir listeyi kaydırıyor, yeni bir isim ekliyordu—Sarelle—yanına küçük, acımasız zaferlerin sayısını yazıyordu.

Devam edecek...

Katlar Arasındaki Çekim

38%
The Glassen: Kaçırılmayacak Romantik Drama Serisi