Logo
TR
Loading...

Bölüm 2

Güneş, mor bir sisin içine doğru kayarken Sarelle çatıya varır; omzundan kaymış bol beyaz bluzu, rüzgarda dağılmış bukleleri, boynunda sallanan kamerasıyla. Çıplak ayakları beton üzerinde sessizce ilerler ama gözlerinin yukarı kayışı—keskin, ölçülü—görülmek istediğini açıkça belli eder. Kian çoktan karşı uçta, siyah tişörtü vücuduna yapışmış, çenesini sıkmış, elinde bir bira şişesiyle gökyüzüne, sanki yenemediği bir rakibe bakar gibi sabitlenmiş.

Leya orada ilk olandır, aralarında kıvılcım gibi uçuşur, kahkahaları dökülür dudaklarından; mozaik desenli masanın üzerini bardaklar ve şişelerle düzenlerken. Sarı, kısa kesim bir kazak giymiş, hafif açıkta kalan göbeğiyle, kot eteği kalçalarını sarar, gözleri parlak ve bağ kurmaya aç. “Ev kuralları!” diye ilan eder göz kırparak. “İş konuşmak yok, kavga yok, ve herkes benim dediğimde içer.” Kian’a meydan okurcasına bakar, o sadece sırıtır; Sarelle dudaklarını hafifçe kıvırır—sessiz bir kabul, meydan okuma.

Altın sarısı ışıklar tavanda titrerken, gerilim yoğunlaşır. Sarelle sandalyesine yaslanır, bir bacağını çekmiş, gece fotoğraflarını kaydırırken dalgın. Kian’ın gözleri arada bir onun açıkta kalan uyluğuna, köprücüğünün kıvrımına kayar, yakalanmamaya çalışarak. Leya yanına oturur, dizleri sıkıca bitişik, sesi alçak ve sırdaşça, geçen haftaki felaket yemek denemelerini takılırken. Kian’ın kahkahası sert ve şaşkın, alışılmış kendini beğenmişliğinden yumuşak; Sarelle’nin içinde beklenmedik bir kıpırtı hissedilir. Daha önce sevgililerinin kimlerle flört ettiğini umursamamıştır ama Kian’ın, az da olsa, savunmasını indirmesi onu huzursuz eder.

Leya değişimi sezer, yüzünde yaramaz bir parıltı. “Doğruluk mu cesaret mi?” diye ilan eder, bir shot bardağını meydan okurcasına uzatarak. Kendi bardağını boşaltır, gözleri dans ederken Sarelle’ye işaret eder. “Doğruluk: Hiç bir kız öptün mü?” Sarelle’nin bakışı Leya’nın dudaklarına kayar—dolu, davetkar—ve ilk kez yüzünde bir belirsizlik belirir. “Henüz değil,” diye fısıldar, sesi kadife ve ateşli. Kian’ın çenesi kasılır. “Cesaret,” diye ekler Sarelle, sessizce isyankar.

Grup eğilir. Leya alt dudağını dilinin ucuyla ıslatır, göz temasını kırmadan söyler: “Beni öp. Hafif bir öpücük değil. Gerçekten öp beni.” Sarelle yavaş ve kararlı kalkar, çıplak ayakları Leya’nınkine dokunur yaklaşırken. Havada bir titreşim vardır; Kian yutkunur, gözleri karanlık, parmakları bardağına sıkıca kenetlenir. Sarelle bir eliyle Leya’nın yüzünü kavrar ve dudaklarını yumuşak, sorgulayıcı başlayan, sonra derinleşen—açgözlü, keşfedici—bir öpücüğe götürür; aralarında düşük bir inleme yakalanır, Leya’nın elleri Sarelle’nin beline kayar. Bu, cesaret oyunundan uzun sürer; nefes nefese kalana kadar kimse ayrılmaz, yarısı heyecan, yarısı sevinçle kahkahalar dökülür.

Kian boğazındaki kızarmayı, bedeninin verdiği tepkiyi gizleyemez—özlemle kıskançlık arasında sıkışmış, yine de zorla kahkaha atar. Sarelle doğrulur, yanakları pembe, ona bakar—yorum yapmaya cesaret etmesi için meydan okurcasına. Gerilim dolu bir sessizlik çöker. Leya, kızarmış ve genişçe gülümseyerek dudaklarını siler, Kian’ın bakışlarını yakalar. “Oynamak mı istiyorsun, yoksa sadece izlemek mi?” diye takılır, ama içinde kırılgan bir ton vardır, Kian başını çevirir, çenesi sıkılı.

Gece ilerler, diğerleri dağılırken Sarelle korkuluğun yanında kalır, parmakları huzursuzca kamera kayışını döndürür. Aklı Leya’nın öpücüğünün tadıyla, Kian’ın bakışlarının içinden geçişiyle dolup taşar. Bahçenin diğer ucundan onu izlediğini fark eder—gözleri daha karanlık, duruşu gergin, dudakları konuşmaya hazır gibi aralık—kalbi hem heyecan hem de sinirle çarpar.

Döner, telefonunu çıkarır. Ekranın ışığı alnındaki endişe çizgilerini aydınlatır, tanıdık bir kişiye mesaj yazarken başparmağı titrer. Gözlerini kapatır ve tek bir kelime yazar: “Seni özledim.” Göndermeden önce üzerine bir gölge düşer. Kian arkasında, ulaşamayacağı kadar yakın durur, sesi alçak ve pürüzlü: “Kime mesaj atıyorsun?” Soru sıradan değildir. Sarelle bluzunu omzunun üzerine çeker, titremesini gizler. “Önemli biri değil,” der ama sesi çatlar, ele verir.

Kian daha fazlasını söylemek isterken, Leya onları merdivenlerden çağırır, parlak ve habersiz. Sarelle telefonunu cebine koyar, başı dik geçer yanından ama içten içe titrer—cesaret oyununda, öpücükte ve cevap veremediği soruda.

Devam edecek...

Katlar Arasındaki Çekim

25%
The Glassen: Kaçırılmayacak Romantik Drama Serisi