Logo
TR
Loading...

Bölüm 6

Ellory’nin parmakları titriyordu, kupasını dudaklarına götürdü; acı kahve ne yazık ki onu sakinleştirmiyordu. Gökyüzü ışığıyla aydınlanan koridorun sonunda, kambur oturuyordu; bol kazak incecik bedenini sarıyor, dizlerini karnına çekmiş, saçları yara izli yanaklarını perde gibi gizliyordu. Ofis etrafında fısıltılar, iğne gibi keskin dedikodular uçuşuyordu ama Ellory’nin içinde sadece küçüklük hissi vardı; aklı geceye dair görüntülerle dolup taşıyordu: Silar’ın dudakları, elleri, kendi karanlıkta fısıldadığı itiraflar. Şimdi kendi yansımasına bile bakamıyor, hele kimsenin gözlerine bakmak bir yana.

Joren belirdi, kravatı yamuk, mavi gözlerinin altında yorgunluğun gölgeleri vardı. Omuzları koruyucu bir şekilde öne eğilmişti; haftanın yorgunluğu her halinden okunuyordu. Yanına çömeldi, hareketleri dikkatli, elleri nazikçe dizine dokundu. “İyi misin?” diye sordu, sesi korku ve daha derin bir şeyle hırpalanmıştı.

Ellory zoraki bir kahkaha attı. “Evet. Sadece... her şey.” Ona bakmadı, fazla şey görmesinden korkuyordu.

Joren dizine bastırdı, başparmağıyla dairesel hareketler yaparak onu yere çekti. “Her zaman burada olacağım, El,” diye fısıldadı. Gözlerindeki savunmasızlık onu acıtıyordu. Ama yanıt vermeden önce, Mirelle stilettolarıyla sessizliği yararak yanlarından geçti, dudakları öfkeyle sıkılmıştı. Arkasına bir bakış attı—bir mesaj, bir uyarıydı bu.

Skandalın haberi—Silar ve Mirelle, VIP bir müşteri, ters giden bir anlaşma—duman gibi yayıldı. Silar yüzünü koyu güneş gözlükleriyle gizledi, ağzında o meşhur alaycı gülümseme vardı ama çenesi sıkıca kenetlenmişti. Çizgili takım elbise vücudundaki gerilimi saklayamıyordu; sanki darbe almaya hazırlanıyordu, her kası gerilmişti.

Ellory’yi asansörlerin yanında buldu, parmak uçlarıyla hafifçe dokundu. “Birine söyledin mi?” Çok yakındı, parfümü ve çaresizliği karışmıştı. Ellory başını sallamadı. Göz göze geldiler—onunki panik dolu, Ellory’ninki belirsiz. “Sana ihtiyacım var. Lütfen,” diye nefes aldı. Maskesi, sadece bir anlığına düştü.

Telefonu çaldı: Yine Joren. Sürekli. Muhtaç. Nazik. Suçluluk tenini ürpertti. Silar’ı orada, birden kaybolmuş gibi duran, ceketi bir omzundan kaymış, boynunda geceye ait bir ısırık iziyle bıraktı.

Joren toplantının ortasında yere yığıldı. Başı sarktı, bedeni gevşedi. Ambulanslar lobiyi doldurdu, Ellory’nin dünyası siren sesleri ve korkunun yapışkan, metalik tadıyla daraldı. Geceyi hastanede geçirdi, başucunda oturdu, parmakları onunkiyle kenetlendi, elinin sırtına fısıldayarak özür diledi. Sert ışıkların altında yanakları çukur, dudakları solgun ve kuruydu. Bilinçsiz bile olsa, özlem yayıyordu.

Silar geldiğinde—saçları dağınık, gömleği yarı açık, gözleri kırmızı kenarlı—kelimeler olmadan peşinden gitti, anlamadığı bir ihtiyaçla sürüklendi. Penthouse’un sessizliğinde onu cama bastırdı, alnı alnına değdi, elleri kollarının boyunu izleyerek her güvensizliği haritalıyordu. Sesi cam kırıkları gibiydi: “Her şeyi kaybediyorum.” Ve duvarlarını yıktı, onun çözmesine izin verdi; çaresizlik ve keder, ham ve yakan bir şeye dönüştü.

Kıyafetler düştü. Öpücükleri dağınıktı, utanç ve ihtiyaç tadı taşıyordu. Tırnakları sırtında hilal izleri bıraktı. Neredeyse çılgınca bir dürüstlükle hareket ettiler, tutunarak, nefes nefese, her boşluğu doldurmaya çalışarak. Bu sefer hiçbiri rol yapmadı—savunmasızca sarıldılar, birbirlerinin teninde hıçkırarak, itiraflar inlemelerle karıştı. Sonrasında soğuk zeminde birbirine dolanmış yattılar, başı göğsündeydi, şehir arkalarında parıldıyor, yıkımlarına sessiz tanıklık ediyordu.

Sabah keskin ve soğuktu. Ellory yavaşça giyindi, kollarını işaretleri gizlemek için çekiştirdi. Kapı eşiğinde durdu, tereddüt etti ve Silar—pişmanlıkla çevrili gözleri, karışık koyu saçlarıyla—onu durdurmadı, sessizce uzaklaşmasına izin verdi.

Telefonu titredi. Tek bir mesaj—bilinmeyen bir numaradan. Ekli: bulanık bir fotoğraf. Silar bir müşteriyle çok yakın, elleri olmaması gereken yerlerde. Zaman damgası: geçen gece.

Hastanede Joren eli Ellory’nin elini buldu. Gözlerini açtı, cevap ararcasına yüzüne baktı.

Ellory, ekranında parlayan suçlayıcı kanıta baktı. İhanet ve kalp kırıklığı içinde kıvrandı. Bir hıçkırığı yuttu.

Devam edecek...

Camdan Sözler, Kırık Kalpler

75%
Camdan Sözler, Kırık Kalpler: Kaçırılmayacak Aşk Romanı