Logo
TR
Loading...

Bölüm 7

Vincent, loş ofisinde bir ileri bir geri dolaşıyor; omuzları gergin, şehrin ışıkları camlardan içeri sızıyor. Birden, topukların keskin ve ölçülü tıkırtısıyla irkiliyor—Tessa içeri giriyor, dudaklarında zehirli bir tebessüm, manikürlü parmaklarının arasında bir zarf. “Kendini dokunulmaz mı sanıyorsun, Vincent?” diye fısıldıyor, zarfı masanın üstünde kaydırırken. Vincent içeriği gözden geçiriyor; vücudu korkuyla kasılıyor: Onu ve Leclair’i mahvedebilecek gizli anlaşmanın kanıtı. Tessa’nın parmakları çenesine dokunuyor. “İstediğimi ver, yoksa herkes ne yaptığını öğrenir.” Vincent tepki veremeden, Tessa’nın dudakları onun dudaklarına yapışıyor—aç, tehlikeli. Ama Vincent geri çekiliyor; tiksintiyle arzu arasında sıkışıp kalmış.

Aşağıda, atölyenin mesai sonrası sessizliğini Luca’nın gergin kahkahası bozuyor; Riley, elinde sert bir içkiyle, dalgın ve uzak bakışlarla oturuyor. “Benimle konuşacak mısın, Hart, yoksa içkinle mi sohbet etmeye devam edeyim?” diye takılıyor Luca, ama sesindeki kırılganlık gizlenemiyor. Riley ona bakınca, bir şey kırılıyor—her şeyi gösteriyor: Kafası karışık, özlem dolu, korkmuş. Luca’nın maskesi düşüyor. “Artık rol yapmaktan bıktım. Seni seviyorum, Riley. Ve eğer seni paramparça edecek birini kovalamaya devam edeceksen, bil ki seni çoktan seven biri var.”

Aralarındaki sessizlik ağırlaşıyor. Riley, titreyen parmaklarını dudaklarına götürüyor, kaybolmuş halde—dudaklarında hâlâ Vincent’ın tadı, Luca’nın gözlerinde ise umut var. “Ne istediğimi bilmiyorum,” diye fısıldıyor. Luca öne eğilip başparmağıyla Riley’nin yanağını okşuyor, ama Riley dudakları buluşmadan önce geri çekiliyor. Yara temiz ve derin; ikisi de çıplak, savunmasız kalıyor.

Yukarıda, Delaney Vincent’ın ofisinin kapısında duruyor; soğukkanlılığı çatlamış bir maske gibi. “Çok fazla çizgiyi aştın. İp üstünde yürüyoruz—yönetim kurulu seni kovmaya hazır, Vincent. Ve seni daha fazla kurtarabileceğimden emin değilim.” Vincent aniden dönüyor, her kelimesinde acı hissediliyor. “Sakın sadece iş için burada olduğunu söyleme. Bizi hiç unutamadın. Ben de unutmadım.” Suçlama havada asılı kalıyor, Delaney’in gözleri doluyor ama gözyaşlarını akıtmıyor.

“Asıl sorun, beni hep ulaşamayacağın zaman istemen,” diye tükürüyor Delaney. Aralarındaki hava, yılların aşkı, öfkesi ve hatalarıyla geriliyor. Kaçınılmaz ve yıkıcı bir anda, Vincent ona uzanıyor; tutuşu çaresiz, dudakları birbirine aç, yas tutar gibi kavuşuyor—hem geçmişi hatırlıyorlar, hem de unutmak istiyorlar. Eller kumaşlara dolanıyor, arzu keskin. Ama Delaney sonunda onu itiyor, nefes nefese ve öfkeli. “Bir daha kendimi sende kaybetmeyeceğim,” diye hırlıyor, dudaklarını siliyor, uzaklaşıyor—sanki bir daha asla dönmeyecekmiş gibi.

Aşağıda, Riley saate bakıyor; kalbi kararsızlıktan deli gibi atıyor. Telefonu titriyor—annesinden bir mesaj: “Şimdi buluş, yoksa sonsuza dek elveda.” Aynı anda, Luca gölgelerden çıkıyor, sesi titrek. “Lütfen… bize bir şans ver, Riley. Bir daha sormayacağım.” Riley, kapı ile Luca’nın açık elleri arasında bakakalıyor; her yanı geçmişle gelecek, arzu ile pişmanlık arasında gerilmiş.

Geceye doğru fırlarken, nereye gittiğini bilemeden, bir flaş patlıyor—Tessa, üst koridorlarda telefonuyla dolaşırken Delaney’le göz göze geliyor. “Ne yaptığını bile bilmiyorsun, değil mi?” diye mırıldanıyor Tessa; sesi hem vaat, hem tehdit. Bütün sırlar bir bir ortaya dökülüyor.

Devam edecek...

Arzunun Tasarımları

70%
Arzunun Tasarımları: Ücretsiz Duygusal Romantik Hikaye Oku