Logo
TR
Loading...

Bölüm 3

Riley, atölyenin kalabalık mola odasında buldu kendini; nefesini tutmuş, çift kapıdan içeri giren yeni yüzü izliyordu. Luca, köşeli bir gülümsemeyle ve kömür bulaşmış eliyle kendini tanıttı; bulaşıcı enerjisi, dün gece Vincent’la yaşadığı fazlasıyla gerçek provadan sonra Riley’nin üzerinde asılı kalan kaygıyı bir bıçak gibi kesti. Yanına sokuldu, “ünlü aşkın” hakkında takılarak göz kırptı—ama o şakanın altında başka bir şey, daha derin bir merak vardı. Riley gülmeye çalıştı, ama suçluluk ve özlem boğazında diken gibi takılı kaldı. Luca’nın sözleri, itirafın eşiğinde dolaşıyordu—oyuncu iğnelemeler, aslında “beni istemeni ister miydin?” diye soruyordu.

Biraz sonra, atölye hareketle dolup taşarken, herkesin bakışı kapıya çevrildi: Tessa Chen içeri süzüldü—soğuk bir mükemmellik, uzun ve kendinden emin, gözleri sırlarla parlıyordu. Odayı bir sahne gibi aldı, Delaney’e heykel gibi, bilmiş bir gülümsemeyle selam verdikten sonra doğrudan Vincent’a odaklandı. O bakışta bir geçmiş, asla unutulmamış bir baştan çıkarma vardı; asistanları umursamadan bakışını Vincent’a kilitledi. Atölyenin öbür ucunda Riley, havadaki değişimi hissetti: arzu dönüyor, eski hikâyeler uyanıyor, Vincent’ın maskesi bir anlığına titriyordu. Tessa yanına süzülüp kendini tanıttığında, sözleri bal kaplı bir hançer gibiydi. “Demek sen genç yeteneksin,” diye fısıldadı Riley’nin kulağına, dudakları neredeyse tenine değerek. “Bakalım ne kadar dayanacaksın.”

Uzakta Luca’nın kahkahası, Riley’nin titreyen ellerini gizleyemedi. Saatler sonra, atölye sessizliğe gömülüp şehrin uğultusu pencerelerden sızarken, Riley, Vincent ve Tessa’yı ofisinin yakınındaki loş koridorda gördü. Önce görmezden gelmeye çalıştı, ama elbiselerin arkasında oyalanırken Tessa’nın ustaca Vincent’a sokulduğunu, tırnaklarını gömleğine gezdirdiğini izledi. Sözleri boğuk, ama aralarındaki gerilim—yoğun ve yakıcı—koridor boyunca yankılandı. Vincent onu durdurmadı; Tessa onu öptü, aceleyle, öpücük sertleşti, eller çekişti, nefesler birbirine karıştı. Vincent da karşılık verdi, eski bir ihtiyacın içine çekilmesine izin vererek; Tessa’nın yumuşak iniltisi sessizliği yırttı.

Karanlıkta, Tessa Vincent’ı ofisine çekti ve kapı tık diye kapandı. Riley, midesi düğüm olmuş, arkasını dönmeye çalıştı ama Tessa’nın elbisesinin sıyrılan kısmından görünen teni ve Vincent’ın elinin sırtında, onu kendine çekişini gördü. Çarpışmalarında bir çaresizlik vardı; nefesler, fısıldanan küfürler, Tessa Vincent’ın kucağına tırmanırken. Deri tenle buluştu, fermuarın keskin sesi, Tessa başını geriye atarken Vincent’ın dudakları boynunda gezindi. Kapalı kapının ardında, bedenleri ateşli bir ritimde hareket etti—ihtiyaç ve anı çarpıştı, Riley’nin sadece rüyalarında duyduğu sesler yükseldi.

Riley, yumruğunu ağzına bastırdı; kıskançlık ve ihanetten nabzı göğsünde gümbürdedi. Sonunda Vincent dışarı çıktığında, saçı dağılmış, gömleği kaymıştı; koridorun öbür ucunda Riley’nin bakışını yakaladı. Bir anlığına pişmanlık yüzünde parladı, ama sonra gözlerini kaçırdı—ve o bakışla, Riley’nin güveninden bir parça daha eksildi.

Bir süre sonra, Luca onu tasarım odasında yalnız buldu; bu kez sesi yumuşaktı, “İyi misin?” diye sordu. “Vardiya bitince buradan kaçalım mı?” dedi, ama Riley’nin boğazı düğümlendi, sadece başını sallayabildi; tek istediği, Vincent’a ne yaklaşmak ne de ondan kaçmaktı.

Atölyenin ışıkları titrerken, Riley dudaklarını sımsıkı bastırmış, Vincent’ın Tessa’ya doğru koridordan geçtiğini izledi; gölgeleri duvarda birleşti. Hava sırlar ve arzuyla doluydu, her kalp atışı Riley’ye kuralların değiştiğini fısıldıyordu—ve artık kimin tarafında olduğunu bilmiyordu.

Devam edecek...

Arzunun Tasarımları

30%