Logo
TR
Loading...

Bölüm 2

Vincent’ın sesi, atölye boşaldıktan çok sonra bile Riley’nin zihninde yankılandı—alçak, kararlı bir uğultu: “Onları inandırmamız gerek.” Hiç bu kadar hırsın merkezine, ya da bu kadar dokunulmaz birine yakın olmamıştı. Dedikodu çoktan her yere yayılmıştı: Leclair’ın dehası onu seçmişti ve artık her bakış, her dokunuş kayda geçecekti. Hem ışıldıyor, hem de çıplak hissediyordu—arzu ile korku arasında gerilmiş bir tel gibi.

Onu atölyenin loş, sessiz köşesinde beklerken buldu; kolları sıvanmış, ellerinde dokunulmamış bir viski bardağı. “Prova yapmaya hazır mısın?” diye sordu Vincent, gözlerinde adını koyamadığı bir şey vardı—belki yalnızlık, belki de asla dışa vurmadığı bir özlem. Riley tereddüt etti. “Herkesin önünde inandırıcı olacaksak, önce yalnızken nasıl hissettirdiğini bilmeliyiz,” diye mırıldandı Vincent; sesi sakin ama aralarındaki kıvılcımı körüklüyordu.

Dünkü ilk öpüşmeleri—kameralar için sahnelenmişti—onu hâlâ rahatsız ediyordu. Ama bu, şimdi, bambaşkaydı. Vincent bir adım daha yaklaştı, başparmağını Riley’nin çenesine sürdü. “Tamam mı?” Onayını bekledi, sonra aradaki mesafeyi kapattı. Dudakları sıcaktı, cesaret ve geceye ait sırlar tadındaydı. Riley’nin elleri göğsüne gitti, kumaşı kavradı; kendini bırakmasına izin verdi, dudakları aralandı, nefesi onunkiyle karıştı. Öpüşme derinleşti, aralarındaki aciliyet arttı—prova için oynadıkları yakınlık, kontrolsüz ve gerçek bir şeye dönüştü.

Vincent onu dikiş masasının kenarına yasladı, ikisi de nefes nefeseydi; eller ceketlerin altına kaydı, omuzların ve sırtların hatlarını keşfetti. Parmakları Riley’nin ensesini ezberledi; Riley’nin tırnakları Vincent’ın saç diplerini okşadı. Karnında bir sıcaklık kıpırdadı, öpücüğü başını döndürdü—artık rol yapmayı tamamen unutmuştu. O an, dokunuştan, sürtünmeden, yükselen arzudan başka hiçbir şey yoktu.

Vincent’ın elleri Riley’nin bluzunun altına kayınca, dudakları boğazının çukurunda gezinirken Riley bir an nefesiyle inledi. “Durmamız gerekir mi?” diye fısıldadı Vincent, sesi sabrın sınırında. Riley başını iki yana salladı, kalbi hızlandı. Ellerini Vincent’ın kalçalarına doladı, onu kendine çekti; Vincent’ın dudakları tekrar dudaklarına yapıştı, ikisini de titreten bir açlıkla. Gömlekler karıştı, düğmeler çözüldü. Riley’nin teni Vincent’ınkine değdi; bedenleri birbirine bastı, sıcaklık ve istek içlerinde filizlendi.

Birlikte bir sandalyeye yarı düşer gibi oturdular, Vincent’ın bacağı Riley’nin bacaklarının arasındaydı, Riley’nin elleri sırtında gezindi—artık durmak imkânsızdı. Vincent köprücük kemiğini, sonra daha aşağısını öptü; Riley bir iniltiyi zor tuttu, bedenindeki sızı kalbindekine eşlik ediyordu. Sonunda Vincent geri çekildiğinde, ikisi de titriyordu, nefesleri düzensiz, darmadağındı. Vincent başparmağıyla Riley’nin dudaklarını izledi. “Bu her şeyi zorlaştırıyor,” dedi yumuşakça. Riley sadece başını salladı, sersemlemiş, kalbi yerinden fırlayacak gibiydi.

“Onların istediği kişi asla olamayacağım,” diye fısıldadı Riley, bakışlarını kaçırarak. Vincent çenesini kaldırdı, fırtına gibi karanlık gözleriyle onu inceledi. “Ben de olamayacağım.” Aralarındaki dürüstlük bir anlığına parladı—tehlikeli ve elektrik yüklü.

Birkaç saniye sonra, koridorda ayak sesleri yankılandı. Vincent gömleğini düzeltti, yüzüne tekrar maskesini taktı. Delaney içeri girdi, keskin bakışlı, ölçüp biçen gözlerle. “Prova bitti mi?” diye sordu, kırılgan bir gülümsemenin ardına eski yaralarını gizleyerek. Vincent irkildi, ama kimse cevap veremeden Riley’nin telefonu engelli bir mesajla titredi: Beni bir kere terk ettin. Aynı hatayı bir daha yapma.

Riley’nin midesi burkuldu. Telefonu cebine attı, ama Delaney ellerindeki titremeyi fark etti. “Her şey yolunda mı?” Delaney’in sesi bir anlığına yumuşadı, genelde sakladığı çatlakları açığa çıkardı.

Vincent’ın bakışları Riley’de kaldı, korkusunu okudu. “Bu gece bu kadar,” dedi sessizce. Riley hızla yanlarından geçti, soğuk havaya, mesafeye ihtiyaç duyuyordu. Dışarıda Paris ışıl ışıldı—ama mesaj avucunu yakıyordu. Yıllardır kaçtığı geçmişi peşine düşmüştü ve burada—ne Vincent, ne Delaney—onu koruyamazdı.

Geceye karışırken, atölyenin ışıkları arkasında bir bir söndü. Vincent yukarıdan izledi, çenesi kasılmış, kalbi serbest düşüşte; arzu ve sırlar, her zamankinden daha derin bir şekilde birbirine dolanmıştı.

Devam edecek...

Arzunun Tasarımları

20%
Arzunun Tasarımları: Ücretsiz Duygusal Romantik Hikaye Oku