Logo
TR
Loading...

Bölüm 4

Sasha yastığını kavrayıp uyuyormuş gibi yapar, Riley yatakhaneden sessizce süzülürken. Gece yarısının sessizliği her şeyi büyütür—Riley’nin bastırmaya çalıştığı heyecanı, Sasha’nın giderek artan şüphesini. Kapı tıkırtıyla kapanır kapanmaz Sasha’nın gözleri aralanır, geride bırakılmanın acısıyla yastığına daha sıkı sarılır. Riley’nin dalgın gülümsemelerini, kahkahasındaki sırları düşünür. Beklediğinden daha keskin bir sızı: Kıskançlık, sadece korkuyla değil, adını koyamadığı bir özlemle de karışmıştır.

Koridorlarda Riley sessizce ilerler, kalbi göğsünde çarpar. Burada, loş acil durum ışıklarının altında, Sentinel’in kuralları daha ince, neredeyse kırılacak kadar hassas gelir. Nefesini tuttuğunu, köşeyi dönerken Elias’la çarpışana kadar fark etmez. Elias’ın gözleri büyür, gardı bir anlığına düşer; onda da aynı acele, aynı telaş vardır. Şaşkınlıkla, ikisi de konuşamaz.

Elias yüzünü inceler, sesi kısık: “Uyuyamadın mı?”

Riley gülüp geçmeye çalışır ama elini gösterirken parmakları titrer, bir parmağında sıyrık. “Gece antrenmanı. Aptalca, biliyorum.”

Elias tek kelime etmeden elini avucuna alır, başparmağı morluğun üstünde gezinir. Aralarındaki hava titreşir; arzu, saklanamayacak kadar belirgindir. “Kendine dikkat etmelisin,” diye mırıldanır, ama bu söz Riley’nin tüylerini diken diken eder. Elias’ın bakışı artık yarasında değil, dudaklarındadır.

Hiçbiri geri çekilmez. Yakınlarda sesler vardır; uzaktaki koridorlardan talim sesleri yankılanır. Ama burada, dünya daralır. Elias yaklaşır, nefesi Riley’nin yanağında sıcak; uyarı ile teslimiyet arasındaki mesafe silinir. Dudakları buluşur—aç, arayan, pervasız—ve Riley içine erir, yutmaya çalıştığı küçük, çaresiz bir ses çıkarır.

Elias’ın elleri yüzünü kavrar, sonra aşağı kayar—Riley’nin nabzı delicesine atarken onu duvara bastırır, bedenleri birbirine uyumlanır. Öpücük derinleşir, sertleşir, dilleri birbirine dolanır, dudakları sanki sonsuz bir açlıkla birbirini arar. Riley elleriyle Elias’ın gömleğini tutar, onu kendine çeker, Elias dudaklarının arasında kısık bir iniltiyle karşılık verir. Elias’ın tüm disiplini çatlar; ihtiyacı birdenbire, öfkeli, korkutucu bir şiddetle ortaya çıkar.

“Riley,” diye fısıldar Elias, dudaklarını ayırıp alnını Riley’nin alnına yaslar—sesi kontrolünü kaybetmemek için çatallı. “Bunu yapamayız. Burada olmaz.”

Riley titrer, kirpiklerinde yaşlar birikir—yarısı öfke, yarısı da bu açlıkta yalnız olmadığını bilmenin rahatlığı. “Umurumda değil. Sadece—” Tekrar öper onu, bu kez daha yumuşak, özlemin tadı her şeyin önüne geçer.

Bir kapı çarpmasıyla an birden dağılır. Elias geri çekilir, gözleri vahşi, göğsü hızlı hızlı inip kalkar. Omuzlarından tutar Riley’yi, ikisi de titremektedir. “Geri dön. Lütfen. Kendimi kaybetmeden önce.”

Riley başını sallar, yutkunur. Ama arkasını dönerken Elias’ın eli bileğini yakalar—tutar, sonra bırakır; sanki onu bırakmanın acısı teninde görünür olacakmış gibi.

O sırada Sasha yatağında bağdaş kurmuş, buruşturulmuş bir notu sımsıkı tutar. Üzerinde yabancı bir el yazısıyla karalanmış kelimeler—Sen asla sadece bir oyalama olmadın—gözyaşlarıyla mürekkebi dağılmış. Notu masa lambasında yakar, kağıdın kıvrılıp karardığını izlerken öfke ve keder birbirine karışır. Riley’nin gizli ilişkisi bir yana; Sasha’nın Wilkins’le ilgili suçluluğu bambaşka bir canavar, onu Riley’yle bile paylaşamaz. Elleri külle lekelenmiştir.

Daha sonra, öğrenciler ani bir gece tatbikatı için toplanır. Koşucular karanlıkta soluk soluğa, ısınmak için birbirine sokulmuş, havada ter kokusu ağır. Riley ve Elias aralarına mesafe koyar; Elias’ın bakışı keskin, neredeyse öfkelidir. Ama yağmur bastırınca, boş spor salonunu su basarken, Elias onu soyunma odasında bulur—yalnız, saçları ıslak, koşudan nefesi kesik.

Riley başını kaldırır. Titrek ışık gözlerini hem meydan okuyan hem de kaybolmuş gösterir. Hiç konuşmazlar. Elias doğrudan ona yürür, elleri yumruk olmuş, kendini tutmak ister—ama tutamayacağını bilir.

Dudakları, düşünmeye fırsat kalmadan birbirine çarpar. Riley kemerinden yakalayıp onu duşa çeker, kaygan fayanslarda birlikte sendeleyerek. Elias onu duvara yaslar, elleri gömleğinin altına kayar, avuçları yağmur ve beklentiyle ıslanmış tenini keşfeder. Riley bacaklarını Elias’ın etrafına dolar ve birbirlerinde öyle bir vahşilik bulurlar ki, her şeyi—sonuçları, geleceği, hatta isimlerini bile—silip süpürür. Riley’nin nefesi fayanslarda yankılanır; Elias yüzünü Riley’nin boynuna gömer, dişleri tenini hafifçe sıyırır. Riley gerilir, tırnakları Elias’ın sırtında iz bırakır, iniltisini zor tutar. Sular vücutlarının üzerinden akarken, buhar yükselir; zevkleri acil, dizginsiz, kaçınılmazdır.

Sonra, ayakta, alınları birbirine yaslı, titreyerek yıkılırlar. Elias özür dilemeye başlar, ama Riley onu bir öpücükle susturur—bu kez daha nazik, sadece kalbinin dürüstlüğünü vaat eden bir öpücük.

Saatler sonra Riley yatakhaneye döner, saçları ıslak, dudakları şiş. Sasha doğrulup oturur, gözleri soğuk ve kızarmış. Riley’nin nerede olduğunu sormaz. Riley aralarındaki bir şeyin kırıldığını hisseder, ama Sasha arkasını döner, içine kapanır.

Riley üstünü değiştirirken Sasha’nın battaniyesinden bir şey yere düşer—yanmış bir kağıt parçası, sadece bir kelime okunur halde: Wilkins.

Riley bakakalır, gerçek kafasında çakarken kalbi korku ve acıyla çarpar.

Devam edecek…

Yüzeyin Altında

50%
Yüzeyin Altında: Ücretsiz Romantik & Dram Hikayesi Oku