Bölüm 3
Riley, sabah midesinde bir düğümle uyandı; sinirleriyle ve yorgunluğuyla boğuşuyordu, oda arkadaşı Sasha’nın sabah talimleriyle ilgili alaycı yorumlarını zar zor duyuyordu. Zoraki bir gülümseme takındı, parmakları titreyerek telefonundan bir acil mesajı daha sildi—modellik ajansından gelenlerden biri. Sırrı, kaburgalarının ardında yakıcı bir ateş gibi parladı. Telefonunu dolabına fırlatırken kendine hatırlattı: Önce disiplin. Detaylar sonra.
Öğleye doğru, botların ağır sesi ve eğitmenlerin bağırışları havayı elektrikle doldurmuştu. Beth, Sasha’ya göz devirerek yanlarından geçti; Sasha ise iğneleyici bir lafla karşılık verdi—iki mıknatıs gibi birbirini itiyorlardı. Riley, onları duymamaya çalıştı. O sırada Elias içeri girdi; soğuk ve sert bir havası vardı. Bakışları Riley’de durdu, yarım saniye fazladan. Kalbi yerinden fırlayacak gibi oldu; imkânsızdı ama, Elias’ın gözlerinde kendi hissettiği açlığın aynısını gördü.
Antrenman acımasızca yavaş ilerliyordu. Silah taliminde, yeni tanıştıkları ve neredeyse ürkütücü bir sakinliğe sahip Theo, Beth’le şakalaşıp ortamı bir anlığına yumuşattı. Ama Riley onları zar zor duyuyordu. Minderin öbür ucunda, Elias’ın çenesi kasılmıştı; elleri istemsizce geriliyordu. Eşleşme zamanı geldiğinde Riley, Sasha’yla çalışmaya hazırlanmıştı ki, Elias’ın sesi sessiz ama kesin bir şekilde araya girdi: “Summers. Benimle.” Dünya daraldı.
Elias, ustaca bir kesinlikle hareket etti, ona doğru duruşu gösterdi. Ellerini—nasırlı, sıcak—bileklerinin etrafına yerleştirip kollarını konumlandırdı. Dokunuşu öğreticiydi, ama başparmağının nabzı üzerinde kayışı, dışarıdan ne kadar soğukkanlı görünse de, içindeki ateşi saklamıyordu. Riley, nefessiz bir halde başını kaldırdı. “Odaklanmalısın, Riley.”
“Deniyorum,” diye fısıldadı Riley; bunun sadece dersle ilgili olmadığını ikisi de biliyordu.
Elias, baskın bir duruşla yaklaştı. Riley ona karşı koydu, hareketin içine girdi, ama ikisi de kazanmak istemiyordu. Bir anda Elias onu yere sabitledi; dizi Riley’nin bacaklarının arasında, avucu belinin çukurunda, vücudu ona yaslanmıştı. An o kadar uzadı ki, aralarındaki sıcaklık neredeyse yakıcıydı. Dudakları birbirine değecek kadar yakındı. “Yapamayız,” diye mırıldandı Elias, ama eli yukarı kaydı.
Sasha, kenardan öfkeyle izliyordu.
Biraz sonra, güneş ışığıyla dolu koridorda, Riley nefes almak için tozlu bir malzeme dolabına sığındı, kapıya tutunarak ayakta kalmaya çalıştı. Ayak sesleri. Kapı aralandı—keskin, kararlı bir siluet. Elias. “Buna bir son vermeliyiz,” dedi, sesi kısık ve öfkeyle çatlamıştı. Ama Riley yakasına yapışınca, ikisi de geri adım atmadı.
Elias, yıllardır aç kalmış gibi öptü onu; dudakları sahiplenici, dili ısrarcı ve derindi. Riley’nin elleri Elias’ın gömleğine gömüldü; vücudunu ona bastırdı, Elias onu raflara doğru geri iterken soluğu kesildi. Kıyafetler kaydı. Elias’ın elleri Riley’nin tişörtünün altına daldı, belini, kalçalarını, kaburgalarını ateşli bir merakla keşfetti. Riley titredi, her pürüzlü dokunuşu daha çok istedi. Elias, Riley’nin bacaklarının arasına dizini sıkıştırıp yukarı bastırırken, Riley’nin dizleri açıldı; hareketleri vahşi ve çaresizdi. Riley, Elias’ın sırtında tırnaklarını gezdirirken inledi, acil bir istekle. Dünya, karışık nefeslere, sızlayan bedenlere ve korkunun metalik tadına karıştı.
“Riley—” Elias’ın sesi, Riley saçlarını kavrayıp onu kendine çekince kırıldı. Elias, Riley’yi kaldırdı; Riley’nin bacakları onun beline dolandı, Elias’ın ağzı Riley’nin boğazında bir çığlığı yuttu. Her itiş, her ateşli dokunuş, bir yalvarıştı: bitmesin.
Her şey bittiğinde, birbirlerine sarılmış, nefes nefese, ter ve heyecanla sırılsıklam kalakaldılar. “Ben sandığın kişi değilim,” diye fısıldadı Riley, dudaklarında titreyen bir itiraf, gerçeği bilmesini istercesine.
Elias, Riley’nin saçını geriye attı, gözlerinin içine baktı ve kendi sırrını açıkça sundu: “Ben de değilim.” Geçmişteki bir ilişkiyi, ardından gelen yıkımı anlattı—tarihin kendini tekrar etmesinden duyduğu korkuyu. Utançları ve arzuları birbirine dolandı; paylaştıkları bu kırılganlık, ikisine de bir tür kurtuluş gibi geldi.
Dolabın dışında, Sasha donmuş halde bekliyordu; her şeyi duymuştu—o aç, ıslak öpüşleri, savunmasız itirafları. Riley’nin hafif kahkahası çatlak kapıdan süzülürken, Sasha’nın gözlerinde acı ve ihanet savaşıyordu.
Sasha arkasını döndü, kalbi göğsünde çarparken. Az önce öğrendiği sır—her şeyi patlatmak üzereydi.
Devam edecek…