Logo
TR
Loading...

Bölüm 7

Solmyra Vorn’ın çenesi sıkılı, keskin elmacık kemiklerine dört saatlik boğucu toplantıların ardından silmeye bile zahmet etmediği maskara bulaşmış. Şimdi, ofisinin loş ve sessiz gölgesinde, cama yaslanmış, kollarını öyle sıkı sarmış ki lacivert ipek bluzu buruşmuş halde donup kalmış. Gözleri halıda delikler açıyor sanki. Oriane kapının yanında oyalanıyor—simsiyah tulumu, ateş kızılı bukleleri yukarı toplanmış, gümüş dudak piercingi masa lambasında parlıyor. Kaçmaya hazır gibi duruyor, ama gözleri Solmyra’ya kilitli; meydan okuma ve özlemle dolu.

“Acına ihtiyacım yok,” diyor Solmyra, sesi gergin, eski cam gibi kırılgan.

Oriane başını sallıyor. “Acı değil. Sadece… bunu özledim. Gerçekten sen olduğun anları.”

Solmyra’nın eli yanında kasılıyor, parmak eklemleri bembeyaz. Bir şeyler söyleyip hırlamak, kırıcı bir laf etmek istiyor ama bir anda tüm soğukkanlılığı dağılıyor. Çatlak, çirkin bir kahkaha patlatıyor; odada yankılanan, fazla yüksek bir ses. “Her dokunduğunu mahveden halimi mi özledin yani?”

Oriane bir adım yaklaşıyor. Her hareketi dikkatli, çekici; o kendine güvenen tavır, şefkatle yumuşamış. “Beni mahvetmedin, Sol.”

Bir anlığına ikisi de kıpırdamıyor. Solmyra’nın gözleri parlıyor; acı ve keskin bir umutla dolu. Dudakları titriyor, Oriane parmak uçlarını—nazik, çekingen—onun çenesine dokundurunca. O dokunuş Solmyra’yı çözüyor. Solmyra öne yığılıyor, yüzünü Oriane’ın omzuna gömüyor, bedeni sessizce titriyor; yas ve rahatlamanın karışımı. Oriane izin veriyor, kollarını ona doluyor, ağzı Solmyra’nın saçlarında, pahalı parfüm ve stresin kokusunu içine çekiyor.

“Hep çok korktum,” diye fısıldıyor Solmyra, sesi neredeyse duyulmaz. “Kullanılmaktan. Birine fazla ihtiyaç duymaktan.”

Oriane gülümsüyor, gözleri yumuşuyor. “Hâlâ korkutuyor mu?”

Solmyra başını sallıyor, ama Oriane onu kendine çekiyor, başparmağı Solmyra’nın çenesinde, bakışı sarsılmaz. “O zaman birlikte korkalım.”

Öpüşmeleri çaresizce, bir çarpışma gibi. Düğmeler savruluyor—Oriane’ın elleri Solmyra’nın belinde açgözlü, Solmyra’nın tırnakları Oriane’ın sırtında izler bırakıyor. Masa inliyor altlarında, evraklar bir kenara savruluyor, soluklar havayı ıslatıyor. Solmyra, Oriane’ın dudaklarının altında eriyor, o katı duruşu arzuya dönüşüyor, titreyen bir inleme kopuyor ağzından Oriane fısıldarken: “Seni affediyorum. Hepsini.” Ten tene, öfke arzuya eriyor, an sadece açlık—kurtuluş, ateş ve gürültüde bulunuyor.

Koridorda, Lyriin sırtını duvara yaslamış, az önce bastığı e-postayı sıkı sıkı tutuyor. Elleri titriyor ama gözlerinde ateş var; soluk pembe elbisesi terli tenine yapışmış, makyajı ağlamaktan mahvolmuş. Emrin onu bulduğunda, gömleği dışarıda, Lyriin’i sakinleştirmeye çalışıyor, elleri Lyriin’in bileklerinde sıcak.

“Beni sahipleniyor sanıyor,” diye tükürüyor Lyriin, kağıdı sallayarak—eski yapımcısının tehditleri, ona borçlu olduğunu hatırlatan çirkin satırlar. “Artık yok. Saklanmak yok.”

Emrin’in kararlılığı gözlerinde, pırıl pırıl ve sarsılmaz. “Yalnız değilsin. Yanındayım—neye mal olursa olsun.”

Bir an gözlerini kapatıp başını Emrin’in göğsüne yaslıyor. Sonra toparlanıp çenesini kaldırıyor ve koridorda yürümeye başlıyor, Emrin yanında. Birlikte yapımcının açık kapısına yaklaşıyorlar. Lyriin içeri dalıyor, sesi titrek ama sert. “Ben senin sırrın değilim. Kariyerime sen karar veremezsin—”

“Senin yerin kolay dolar, Lyriin,” diye sırıtır yapımcı, gözleri Lyriin’in üzerinde, küçümseyici.

“Bugün değil,” diye karşılık veriyor Lyriin, e-postaları masasına bırakırken. Kalbi deli gibi atıyor ama gözünü bile kırpmıyor. “Bir daha bana ulaşırsan, her şeyi açıklarım. Utanması gereken ben değilim.”

Yapımcının yüzü bembeyaz kesiliyor—Lyriin o kibirli maskede ilk çatlağı görüyor. Titreyerek ama gururla çıkıyor odadan, Emrin’in kolu onu sarmalıyor, sanki gelecek her şeye karşı koruyacakmış gibi.

Sahne arkasında, ekip arasında fısıltılar dolaşıyor. Biri Emrin’den bahsediyor—büyük bir teklif, gerçek yetkiyle bir stüdyo işi dedikodusu. Lyriin duyuyor, panik içini kaplıyor. Emrin’i kamera ekipmanını toplarken buluyor, yağmur karası gözleri Lyriin’inkilerle buluşuyor.

“Beni istiyorlar,” diyor Emrin, sesi titrek. “Ama… ancak bunu bitirirsem. Bizi.” Eli havada asılı kalıyor, dudaklarının kenarında bir yalvarış.

Lyriin içine kapanıyor, sesi kısık ve acı. “Ya bitirmezsen?”

Emrin yere bakıyor, paramparça ve yorgun. “O zaman her şeyimi kaybederim.”

Lyriin cevap vermeye hazırlanırken, aralarına bir stüdyo yöneticisi giriyor, bakışları çakıl taşı gibi sert. “Gece yarısına kadar karar ver, Emrin. Yoksa ikinizi de sileriz.” Dünya bir anda daralıyor, her şey gürültü ve uğultu.

Ofisinde, Solmyra ve Oriane birbirlerinin kollarında çözülüyor, soluk soluğa, tenleri ter ve gözyaşıyla ıslak. Aralarındaki tüm duvarlar yıkılmış.

Koridorda, Lyriin’in gözleri Emrin’inkilerle buluşuyor—eşit ölçüde aşk ve korku dolu.

Stüdyonun duvarındaki saat gece yarısına yaklaşıyor.

Devam edecek…

Sahne Arkası Gerilimi

88%
Sahne Arkası Gerilimi: Ücretsiz Romantik Dram Oku