Logo
TR
Loading...

Bölüm 8

Emrin, gölgeli stüdyoda duruyor; kravatı gevşek, lacivert gömleği terden boğazına yapışmış, gözleri yorgunluk ve umutla kararmış. Son klaket vurulmuş; ekibin kahkahası boş koridorlarda yankılanıyor. Titreyen parmaklarını saçlarının arasından geçiriyor, Lyriin’i arıyor. Telefonu titriyor—yeni bir mesaj, kaydedilmemiş bir numara, ama kodu biliyor: Sahne solu. Yalnız.

Onu setin yıpranmış basamaklarında buluyor; Lyriin dizlerini göğsüne çekmiş, saçları yüzünün etrafında dağılmış. Siyah kot pantolon ve Emrin’in kazağı üzerinde, kolları titreyen ellerini saklıyor. Makyajı akmış, ama gözleri kocaman, ay ışığı gibi parlak, onu arıyor. Başını kaldırdığında, çenesinde çaresiz bir titrek beliriyor ve Emrin’in kalbi burkuluyor.

Yanına, ayaklarının dibine diz çöküyor, ürkütmek istemeden, temkinli. "İşi bana teklif ettiler," diye fısıldıyor. Sesi duman ve çelik gibi. "Ama seninle kalırsam, olmayacak." Lyriin küçük, kırık bir kahkaha atıyor, kendini daha da sıkı sarıyor.

Başparmakları dizlerinde bembeyaz. "Her şeyini benim için feda edemezsin," diyor, sesi çatlıyor—yılların kendine güvensizliği her kelimesine düğümlenmiş. "Hayatını da, adını da." Emrin’in parmakları, onun bileğinin kenarını yavaşça, saygıyla izliyor.

"Her şeyimi bırakırım," diyor, nefesi titrek. "Ama kendimi de kaybeder miyim, bilmiyorum." İtirafı, aralarında ham ve çıplak asılı kalıyor.

Dışarıda, aceleci sesler yavaşça uzaklaşıyor—geriye sadece ikisi kalıyor, aralarındaki gerilim elektrikli ama kırılgan. Lyriin basamağın ucuna kayıyor, spor ayakkabıları neredeyse Emrin’in bacağına değiyor. Sesi kısık, boğuk. "Seni istiyorum. Ama senin de kendini istemeni istiyorum."

Emrin, avuçlarını onun yüzüne kapatıyor; nasırlı elleri çenesinde yumuşak. Dudakları buluşuyor, önce temkinli, sonra aç, parmakları Lyriin’in saçlarına karışıyor, onun elleri Emrin’in gömleğine dolanıyor. Dünya daralıyor. Sessizlikte, Lyriin onu kendine çekiyor; Emrin teslim oluyor, bedenleri birbirine yaslanıyor, özlemle, acıyla.

Kıyafetler omuzlardan, kalçadan kayıyor—ten tene, karışık, nefessiz. Emrin, Lyriin’in her santimini, her titremesini, her savunmasız çizgisini taparcasına öpüyor. Lyriin altında kıvranıyor, sırtına tutunuyor, tırnakları acının içinden geçiyor, fısıldanan sözleri yankılanıyor—artık yalan yok, saklanmak yok. Sonra, birbirine dolanmış halde yatıyorlar, Lyriin’in yanağı Emrin’in göğsünde, sessizlik yerleşiyor.

Karanlık bir koridorda, Solmyra çatlamış bir kapının yanında oyalanıyor, kısa saçlarının altında gümüş küpeleri parlıyor, ceketini bir kenara atmış. Oriane, gülümseyerek, gözleri yumuşak ama tetikte, elini Solmyra’nınkine geçiriyor. Bir anlığına, maske düşüyor—Solmyra’nın dudakları gerçek bir gülümsemeye kıvrılıyor. Oriane eğilip, dudaklarını Solmyra’nın şakağına dokunduruyor, kahkahası alçak ve sevgi dolu. Gerilim çözülüyor; Solmyra kendini bırakıyor, kontrolü teslim ediyor.

Sette, Lyriin başparmağını Emrin’in parmaklarının üzerinden gezdiriyor, yanaklarında hâlâ gözyaşlarının yıldızları. "Şimdi ne olacak?" diye fısıldıyor. Emrin alnını onun alnına yaslıyor. "Hayatta kalacağız." Lyriin gülümsüyor, dürüst ve korkmuş, ve ilk kez umut mümkün geliyor.

Yüksek pencerelerden güneş kan gibi süzülüyor. Solmyra ve Oriane el ele geçip gidiyor, gölgeleri uzun ve şefkatli. Lyriin, Emrin’in kolunun altına sokuluyor, nabzı sakin, ilk defa kaçmıyor. Stüdyo, sonların ve başlangıçların yankısıyla dolu; gelecekler belirsiz, ama aşk saklanmayı reddediyor.

Işıklar sönerken, kahkaha ve kalp kırıklığı havada asılı kalıyor—hiçbir söz verilmemiş, ama kapılar açık, set nihayet, muhteşem bir huzurla duruyor.

Sahne Arkası Gerilimi

100%
Sahne Arkası Gerilimi: Ücretsiz Romantik Dram Oku