Logo
TR
Loading...

Bölüm 4

Setin üzerinde yorgunluğun puslu bir sisi dolaşıyordu. Lyriin, yıpranmış bir yönetmen sandalyesinin ucuna tünemişti; dizlerini karnına çekmiş, kolları ödünç aldığı bir kapüşonlunun içinde kaybolmuştu. Hasta bir maviyle parlayan ışıkların altında, göz altındaki hassas deride mor bir gölge vardı ama dudakları inatla yukarı kıvrılmıştı; titreyen başparmağıyla telefonda repliklerini yazıyordu. Kostümü—parlak pullarla süslü, yıpranmış bir kot pantolon—omuzlarını düşürüşüyle ve gözlerinin sürekli Emrin’i arayışıyla çelişiyordu.

Emrin, ekibin arasında düşünmeden akan bir zarafetle dolaşıyordu; yumuşak odaklı bukleleri, vücuduna yapışan eski bir tişört, yağ ve toz lekeli kot pantolonuyla. Fırtına mavisi, yorgun gözleri Lyriin’e her takıldığında yumuşuyordu. Gülümsediğinde, sanki dünyanın ona izin vermesini bekliyormuş gibi tereddütlüydü.

Oriane’in gelişiyle stüdyoda bir kahkaha dalgası yükseldi; varlığı gök gürültüsü gibi patladı. Tam bir meydan okuma: platin sarısı kısa saç, postallar, yana kaymış şapkanın altından sızan yaramaz bir sırıtış. Patlayıcı çantasını şaşkın teknisyenlerin önüne fırlatıp göz kırptı. “Beni özlediniz mi?” diye seslendi, gözleri Solmyra’yı aradı.

Solmyra, monitörlerin yanında bekliyordu; siyah, tam oturan ceketiyle cam gibi keskin, çenesi çelik gibi sıkılmıştı. Koyu saçında parlayan bir gümüş tel, uykusuz geçen bir geceyi ele veriyordu. Oriane yaklaşırken bakışları sertleşti ama dudaklarının kenarı hafifçe titredi—zırhın altında eski yaralar kıpırdadı.

“Geri döneceğini sanmazdım, Oriane,” dedi Solmyra, sesi keskin, ama parmakları yanında huzursuzca kıpırdadı.

Oriane’in sırıtışı bir anlığına yumuşadı. “Biliyorsun, bir şeyleri havaya uçurmayı seviyorum.” Kahkahası ortamı kırdı ama Solmyra arkasını döndüğünde gözlerinde belirsiz bir karanlık belirdi.

Lyriin ürperdi, nabzı hızlandı, bir sonraki sahne hazırlanırken. Piroteknik sorumlusu, Lyriin’in ayakları için yere yapıştırılmış işaretin yanındaki patlayıcıları kontrol etti. Oriane başparmağını kaldırdı—tam o anda bir tıslama duyuldu. Bir kıvılcım sıçradı, bir alev fırladı ve Lyriin bir anlığına dondu—panik, bileklerinde sıcaklık, dünya daraldı. Emrin atıldı, onu tam zamanında çekip kurtardı; bir aksesuar patladı, yanmış konfeti Lyriin’in botlarına savruldu.

Lyriin, nefesi düzensiz, Emrin’in kollarında buldu kendini; elleri sıcak, güvenli. Yanakları ıslaktı, ter mi gözyaşı mı ayırt edemedi. “İyi misin—” Emrin’in sesi çatladı. Geri çekildi, Lyriin’in yüzünü aradı, başparmağı çenesinin hattını izledi, sanki gerçekten güvende olduğuna emin olmak ister gibi.

Ama Lyriin hızla uzaklaştı, kendini sımsıkı sardı. “Neden hep beni kurtarmak zorundasın?” diye tükürdü, sesi kırılgandı. “Anlamıyor musun? Sen, felaket olmayan birini istemelisin.” Çenesi titredi; gözyaşlarını zorla tuttu.

Emrin, nefes nefese, yumuşak bir sesle yanıtladı: “Başkasını istemiyorum.” Eli dirseğinde asılı kaldı, tereddütlü, gözleri acı ve affetmeyle dolu.

Solmyra sertçe, “Bu bir kazaydı. Piroteknikçinin hatası,” dedi ama bakışları Lyriin’den Oriane’e kaydı; içinde suçluluk—ya da korkuya benzer bir şey—parladı. Konsolun başında, parmak boğumları bembeyaz, itirafa karşı tüm kasları kasılmıştı.

Oriane kaşlarını çattı, çenesi sıkı, sesi gergin, Lyriin’in botlarını kontrol ederken: “İyi misin?” Dokunuşu şaşırtıcı şekilde nazikti, ateşi dans ettiren biri için tuhaf bir şefkatle.

Lyriin sendeleyerek uzaklaştı, Emrin’in yanından omzuyla geçerken öfke ve utanç derisinin altında birbirine dolandı. “Sen fazla iyisin,” diye tısladı, sesi çatladı, “ve ben seni mahvedeceğim.” Yanaklarını hırsla sildi.

Emrin, çaresizce peşinden bakakaldı, gitmesine izin verdi ama gözlerinde özlem tüm çıplaklığıyla parladı.

Kaosun ardından Solmyra ofisine çekildi, buzdan kabuğu çatladı. Kapıyı çarptı, masasına yığıldı ve cebinden Lyriin’in küpesini—incecik altın bir halka—çıkardı, avucunda öyle sıktı ki ay gibi izler bıraktı. Omuzları sessizce sarsıldı, maskarası aktı, dudakları ısırmaktan kıpkırmızıydı. Oriane, kapının aralığından izledi; nabzı hızlandı, gördüğü manzara savunmasını delip geçti.

Oriane’in genelde keskin bakışlarının ardında suçluluk ve özlem savaşıyordu. Bir an, içeri dalıp affetmek, gözyaşlarını öpmek istedi—ama belirsizlik onu yerinde çiviledi, nefesi hızlı ve yüzeysel.

Solmyra, izleyicisinden habersiz, küpeyi dudaklarına bastırdı, fısıldadı: “Ne yaptım ben?”

Koridorda Lyriin’in hıçkırıkları yankılandı; Emrin’in teselli eden sözleri uzaktan, boğuk bir merhem gibi ulaşıyordu ama Solmyra duyamıyordu. Ve, titrek yarı karanlıkta, Solmyra başını kaldırdı, paramparça olmuştu; kontrol etmek için savaştığı her şey çözülmek üzereydi.

Devam edecek...

Sahne Arkası Gerilimi

50%
Sahne Arkası Gerilimi: Ücretsiz Romantik Dram Oku