Logo
TR
Loading...

Bölüm 2

Orien, parlayan monitöre doğru eğilmiş, yakası kaymış, gözlüğü burnunun ucuna kadar inmiş. Yarım kalan kahve kupası, yazarken parmaklarının titremesiyle hafifçe sallanıyor; arkasındaki camda yağmur izleri bulanık bir tablo gibi akıyor. Klavyede parmaklarının telaşlı, huzursuz hareketlerinde bir gerginlik var—gözleri sık sık Selene’e kayıyor. Selene, yanında, yıpranmış kot ceketinin içinde kambur oturmuş; simsiyah ojeli tırnakları masada sabırsızca, hızlı bir ritim tutuyor. Dudakları ince, alaycı bir çizgiye bürünmüş ama gözleri—karanlık, keskin, yorgun sürmeyle çevrili—sürekli Orien’in ekranına kayıyor, bakışlarında meydan okuyan bir kıpırtı var.

“Yani, büyük çözümün istekleri kaba kuvvetle zorlamak mı?” diye iğneliyor Selene, sesi alçak, içinde hafif bir eğlence tınısı, yorgunluğu bedeninden sızsa da.

Orien utangaç bir kahkaha bırakıyor, yanakları kızarıyor, alnına düşen bir bukleyi geriye itiyor. “İşe yarıyor,” diye mırıldanıyor, göz göze gelmekten kaçınarak.

Bir sessizlik uzuyor aralarında. Selene, dizlerini sandalyesine çekip gevşekçe sarılıyor. Sözleri önce yumuşak iniyor: “Sen hep güvenli oynarsın, değil mi?” Sesindeki titremeyi Orien kaçırmıyor.

Orien ellerini masaya düzce koyuyor, Selene’in tırnaklarının ne kadar kısa ve yıpranmış olduğunu fark ediyor. “Ben... Sadece işleri daha da kötüleştirmekten nefret ediyorum,” diye fısıldıyor, sesi pişmanlıkla örülü, dikkatle dinlemezsen kolayca kaçacak bir acı var içinde.

Selene burun kıvırıyor ama omuzları gevşiyor, duruşu yumuşuyor. Kırmızı atkısı, ofisin boğucu sıcağına rağmen göğsünde yamuk bir şekilde duruyor. “Sanırım ikimiz de istediğimizi alamamakta iyiyiz,” diyor sessizce, başparmağı telefonunun kenarında çizgiler çiziyor.

Dışarıda şimşek çakıyor; aniden bastıran sessizlikte ikisi de ürperiyor. Orien ona bakma cesareti buluyor—gerçekten bakıyor—ve Selene’in savunmaları bir anlığına çöküyor.

Selene’in dudakları aralanıyor. “Sen çok kolay güveniyorsun,” diye mırıldanıyor, sanki kendi kendine konuşur gibi.

Orien, Selene’in çenesindeki gölgeleri, bir tutam saçı kulağının arkasına dikkatlice, temkinli bir hareketle yerleştirişini izliyor. “Sen ise hiç güvenmiyorsun,” diyor, sesi beklediğinden daha yumuşak.

Bir an geçiyor. Selene içine kapanıyor, dizleri göğsüne çekili, çenesi aşağıda, sanki birazdan gelecek darbeye hazırlanıyor. “Ben hep... yedek oldum. En iyi ihtimalle,” diyor, kahkahası kırılgan, çatlak bir ses. “İnsanlar hep benim düzeltebildiklerimi ister, kim olduğumu değil.”

Orien ona doğru eğiliyor, dirsekleri dizlerinde. Selene’in burnunun üzerindeki çilleri, rolünün ardına saklanmış hafif bir kızarıklığı görebiliyor. “Belki de yeterince yakından bakmadılar,” diyor, yarısı itiraf, yarısı meydan okuma.

Selene’in nefesi kesiliyor, gülümsememek için dudaklarını ısırıyor. Aralarındaki gerilim çıplak, endişeli bir enerjiyle titreşiyor. Selene kupaya uzanıyor, ıskalıyor, parmakları Orien’in eline değiyor—soğuk ten sıcak tene, aralarında bir kıvılcım çakıyor.

O sessiz, yüklü anda tüm savunmalar yıkılıyor. Orien ona dönüyor, gözlerinde belirsizlik, reddedilmekten korkuyor. Ama Selene ikisini de şaşırtıyor; öne eğilip dudaklarını Orien’inkilere kapatıyor—ani, aç bir yumuşaklıkla, gece yarısı kahvesi ve itiraf tadında. Bir an, elleri Orien’in çenesinin kenarında titriyor.

Ayrıldıklarında, ikisi de yoğunluğa şaşırmış—Orien’in yanakları kıpkırmızı, Selene’in kahkahasında nefessiz bir tını var. Orien’in kalbi boğazında atıyor; Selene’inki göğsünde çarpıyor, inanmaya cesaret eder gibi.

“Şey,” diyor Selene, sırıtarak, sesi huzursuz bir umutla kalınlaşmış, “Kodun hâlâ berbat ama ağzın fena değilmiş.”

Orien gülümsüyor, ama bakışında kırılgan bir parıltı var. “Selene—” diye başlıyor, kelimeye çaresizlik sinmiş.

Devamını getiremeden kapı hızla açılıyor. Lysa, koridorun sert ışığında çerçevelenmiş, lacivert pantolonu ve ciddi ipek bluzuyla kusursuz görünüyor. Gözleri ikisine—Orien’in kızarmış yüzüne, Selene’in dağınık saçına, şaşkınlıktan aralanmış dudaklarına—takılıyor ve bakışında buz gibi, vahşi bir şey parlıyor.

Sesi dışarıdan sakin, ama altında bir bıçak ucu titriyor. “Senin de uykusuz kalma sebebin o mu, Orien?”

Oda donup kalıyor, bütün sırlar bir anda ortaya dökülmüş gibi.

Devam edecek...

Doğaçlama Değişkenler

25%
Doğaçlama Değişkenler: Duygusal Romantik Drama