Logo
TR
Loading...

Bölüm 8

Tuzlu hava, çatlamış pencereden içeri dolarken Ivo, gölgelerle boğulmuş stüdyoda ayakta duruyordu; sıkılı yumruğundaki kâğıtlar titriyordu. Marrow Point Radyo çözülüyordu, o da öyle. Sağında, ON AIR tabelası arızalı bir kalp atışı gibi, öfkeli kırmızıyla yanıp sönüyordu. Camın ardından, koridorlarda kaos tırmalıyordu—Mairen’in sesi her hoparlörden patlıyor, itirafı tüm kontrol panelini alev alev yakıyordu.

Dün gece dudaklarının tadı hâlâ damağındaydı; acı ve vahşi. Çenesinde, Mairen’in dişlerinin bıraktığı sızı vardı. Ama şu an, yumruğundaki Lyev’in mektubuna odaklanmıştı—Yayında istifa et. Borcu öde. Yoksa her şey yanar.

Veyra, duman gibi yumuşak siluetiyle odanın kenarında duruyordu; her zamanki soğukluğu, özlem ve korkunun incecik çatlaklarına dönüşmüştü. Parmakları ses masasında geziniyor, gözleri göstergelerden Ivo’nun yüzüne kayıyordu. Sorunları keskin, net hamlelerle çözmeye alışkındı; ama duygular, her yere taşmıştı.

“Ivo,” diye fısıldadı, nabzı zayıf, “bu yere kendinden daha fazla borcun yok.”

Cevap vermedi, kelimelerle değil. Telefonlar çığlık çığlığa çalarken, kasabanın tamamı dinlerken kabine yürüdü—Ivo ona baktı, sonra anahtarı çevirdi, sesi Astren Cove’un üzerine bir dalga gibi yayıldı.

“Bu benim son yayınım,” dedi, sesi kısık ve pürüzlü, “ben aşkı seçiyorum.” Bu sözler teslimiyet gibi gelmedi; hayatta kalmak gibiydi.

Dışarıda, Mairen’in çılgın kahkahası kendi stüdyosundan yankılandı—zaten yayındaydı, zaten kontrolden çıkmıştı. Gözleri saatlerce ağlamaktan şişmiş, maskarası çenesinde simsiyah izler bırakmış, elbisesi bir omzundan kaymıştı. Mikrofonun önünde durdu. “Bu gece,” dedi, sesi hem cam kırığı hem bal, “artık sır yok. Artık saklanmak yok. Aşığım—beni daha iyi biri olmaya zorlayan birine. Veyra, dinliyorsan, bu sana.”

Sessizlikte, Veyra’nın boğazı düğümlendi. Bir anlığına, milyonlarca görünmez kulağı, bir ömür ördüğü duvarları unuttu. Kontrol odasından yarı koşarak, yarı sendeleyerek çıktı; mavi ışıklı istasyon labirentinden geçip Mairen’in yanına vardı.

Mairen başını kaldırdı—yıkılmış ama umutlu—ve Veyra onu öptü; aç, titrek, tam orada, açık mikrofonun önünde. Bedenleri birbirine bastı, Mairen’in elleri Veyra’nın kalçalarını kavradı, Veyra’nın çaresiz parmakları koyu saçlara dolandı. Öpücük derinleşti, diller ve dişler, aralarındaki elektrik kasabanın nefesini tuttuğu anı doldurdu. Tuzun tadı—ter, gözyaşı, deniz—her nefeste kaldı.

Mairen’in titremesi bir kahkahaya dönüştü, alnı Veyra’nınkine yaslandı. “Marrow Point’i skandala boğduk,” diye mırıldandı.

Veyra ona—gerçekten ona—ilk kez baktı. “Bırak dinlesinler,” dedi, sesi titreyerek. “Bir kez olsun, her şey açıkta olsun istiyorum.”

Lokantada, Solan derin bir nefes aldı; artık, onu göremeyen birine ait olma ihtiyacıyla kalbi sızlamıyordu. Telin, tezgâhın karşısından bakışını yakaladı, dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. Kaba ama sıcak eli, Solan’ın eline hafifçe dokundu. Solan’ın göğsünde bir şey kıpırdadı—rahatlama, umut, belki de hak edilmesi gerekmeyen bir başlangıcın ilk işareti.

Kabinde, Ivo kulaklığını çıkardı. Stüdyo, içinde büyüyen hırsı olmadan küçük geliyordu ama ilk kez hafifti. Özgürdü. Sokağı geçti, deniz serinliği yanaklarını ısırdı, fenerin karanlık sulara kestiği keskin, ciddi ışığı izledi.

Yayın cızırtıya döndü. Kapılar çarpıldı, ayak sesleri kaldırımı dövdü ama birkaç baş döndüren dakika boyunca, Astren Cove’daki herkes umut ve kalp kırıklığının sesini, şafakla birlikte dalgalanırken dinledi.

Veyra ve Mairen, boş stüdyoda yan yana oturuyordu, elleri birbirine kenetli. Ivo, alnını soğuk cama yasladı, dünyayı geride bıraktı. Solan, Telin’in peşinden belirsiz sabaha yürüdü, ışık ıslak taşlarda dans etti, gidecek yeri yoktu—özgürdü.

Yukarıda, radyo kulesi, güneşin altın ışığında soluk ve yeni parlıyordu; son itirafları suyun ötesine, sise, gelecek ne varsa oraya taşıyordu.

Alçalan Gelgit Frekansları

100%
Alçalan Gelgit Frekansları: Ücretsiz Romantik Dram Oku