Logo
TR
Loading...

Bölüm 1

Havuzdan çıkmış eli hâlâ ıslakken, onun bileğini kavrıyor. Ay ışığı Sarelle’nin çıplak teninde kayıyor, cam kenarına oturmuş, omuzları geride, meydan okurcasına açık bir duruşta terliyor. Kian’ın bakışı, onun üzerinde yapışan—kendi büyük beden ve ıslak gömleği, bir omzundan kaymış—gömlekte takılı kalıyor.
“Bir şey mi kaybettin?” diye takılıyor Sarelle, saçları sırtından su damlaları halinde akarken, gözleri hem cesaret hem yorgunlukla parıldıyor.

Kian kırpmıyor bile. Çenesi sıkı, bir kolunda asılı havluya bastıran parmakları beyazlamış.
“Mutfakta bıraktığın dağınıklığı görmedin mi? Belki de başkalarının da var olduğunu kabul etmeyi denemelisin.” Sözleri keskin, ama bakışı sürekli onun kalçasının yavaş kıvrımına, ağzının kıvılcımına kayıyor. Sarelle, meydan okurcasına ve hafif bir kahkaha arasında nefes veriyor, onun heybeti altında kıpırdamıyor; her kası sabırsızlık ve daha aç bir şeyler fısıldıyor.

“Komik,” diye mırıldanıyor, dizlerini biraz açarak onu test ediyor.
“Burası özgürlükle ilgili değil miydi? Yoksa kontrolü kaybetmekten mi nefret ediyorsun?” Dudakları kıvrılıyor, ısırılmayı bekleyen, acı dolu bir davet gibi. Tuzlu ve vahşi bir tadı var.

Gece sessiz, sadece aşağıdaki şehrin uğultusu ve aralarındaki tehlikeli yakınlık çatırdıyor. Kian’ın parmakları, çatıdaki soğuk havadan donuk, bileğinden koluna doğru süzülüyor. Sarelle titriyor ama belli etmiyor. Kian eğiliyor, nefesi kulağını okşuyor.
“Kaosu özgürlük sanma,” diye fısıldıyor. Sesi alçak, neredeyse tehditkar. İkisi de nefesini tutuyor.

Onun irkmesini bekliyor. Sarelle irkilmiyor. Döner, kaygan parmaklarıyla çenesini yakalıyor, onu cesaretlendiriyor.
“Beni dışarı mı atacaksın?” diye kışkırtıyor, sesi yumuşuyor, neredeyse ham bir hal alıyor. Kian duramıyor, öpüyor onu; istek neredeyse acı verici—dudaklar çarpışıyor, dişler sürtünüyor, bacaklar, ıslak saçlar ve ateş birbirine dolanıyor. Sarelle onu aşağı çekiyor, tırnakları sırtına batıyor, sanki hayatı boyunca tam da bu çılgınlığı beklemiş gibi yutuyor onu.

Kian teslim oluyor, sonra kontrolü ele alıyor—elleri belinde, kaldırıyor, yarı yarıya fayanslara sabitliyor, titrediğini fark etmeden. Onun kahkahası dudaklarına vuruyor. Sarelle geriliyor, daha da yaklaşıyor, her santimini açlıkla istiyor. Vücutları kayıyor, ten tene, gün boyu biriken sürtünme ve özlem, neon gökyüzü altında patlıyor. Sarelle alçak ve samimi bir nefes alıyor, Kian daha önce hiç çıkarmadığı bir ses çıkarıyor—homurtu ile yakarış arasında bir şey.

Zaman yavaşlıyor; bir an için başka hiçbir şey önemli değil, ne aşağıdaki şehir ne yukarıdaki sorular. Sadece onun tadı, kalçasının ritmi, boğazındaki dudakları, saçlarında dolanmış parmakları. Sarelle ısırıyor, sonra acıyı bir öpücükle yatıştırıyor, dudakları çenesinde sıcaklığı izliyor, fısıldıyor:
“Benden korkuyorsun.” İtiraf neredeyse nazik.

Kian hissetmiyormuş gibi yapıyor ama o biliyor—biliyor ve bırakmıyor.

Dakikalar sonra, nefes nefese ve neredeyse çıplak, ayrılıyorlar, kahkahaları kesik kesik ve gergin, aralarındaki ortak sır havada asılı kalıyor. Sarelle doğruluyor, üşüyor, ve gömleğini Kian’ın göğsüne fırlatıyor.
“Bağlanma,” diye uyarıyor, özlemi cesaretle gizleyerek.

Kian sırıtarak, sözlerinin etkisini saklıyor.
“Hayal bile edemem.” Ama gözleri kalıyor, ihanete uğruyor. Sarelle dağınık kıyafetlerini topluyor, göz kırpıyor ve çıplak ayak, vahşi, dokunulmaz olarak merdiven boşluğuna süzülüyor—geride su birikintileri ve kimsenin göremeyeceği bir iz bırakıyor.

Sonra, yalnız başına dairesinde, Kian titreyen parmaklarını dudaklarına götürüyor, onun kahkahasını, gözlerindeki meydan okumayı tekrar tekrar düşünüyor. Oda küçülmüş, soğumuş gibi. Kapıyı kilitliyor, yere oturuyor ve nefesini kontrol etmeye çalışıyor—başarısız. Avucunda: geride kalan soluk atkısı. Sıkıca tutuyor, kalbi deli gibi atıyor ve asla oynamak istemediği bir oyunu kaybettiğini biliyor.

Ama başını kaldırdığında, Sarelle’nin silueti avlunun karşısındaki pencerede parlıyor, gözleri kalıyor, eli cama basılı—onu izliyor, o da onu izlediği kadar dikkatle. Acaba o da aynı derecede sarsılmış mı diye düşünüyor.

Sonra telefonu fayansın üstünde titriyor, yıllardır görmediği bir numaradan tek bir mesaj beliriyor. Okuyor, ifadesi parçalanıyor, panik derinlerine işliyor.

Devam edecek...

Katlar Arasındaki Çekim

13%